Kaçıngan Bağlanma

Bağlanmak, dünyaya geldiğinde hayata tek başına tutunamayan bir canlının en temel ihtiyaçlarından biridir. Hayatta kalabilmek, güvende hissedebilmek için bizi koruyacak, ihtiyaçlarımızı karşılayacak bizim için önemli insanlara ihtiyaç duyarız.

Erken çocukluk döneminde yaşanılan kaygı, öfke, üzüntü ve benzeri duyguların bakımverenlerimiz tarafından farkedilmesini, cevap verilmesini bekleriz. Bedenimiz, düşüncelerimiz ve duygularımız ebeveynlerimiz tarafından yeterince görülmediğinde, dokunulmadığında, bağlanma ihtiyaçlarımız yeterince karşılanmamış olur. Bu da bizleri zamanla içinde bulunulan duruma adapte olmaya iter.

Duygularla, ilişkilerle ve sağlıklı bağlanmalarla ilgilenen tarafımız kendini kapatmaya başlar. Kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılamaya çalışır ve duygularımızı, isteklerimizi bastırmayı, kontrol etmeyi öğreniriz. Bu durum ilk bakışta kendine yetebilen, duygusal ihtiyaçlarını karşılayan, çevreye ihtiyacı olmayan bir birey görünümü sunabilir ve olumlu algılanabilir. Ancak durum içeride, dışarıda görünenden farklıdır.

Davranışlarımız, hislerimiz ve duygularımız dışarıya kapalı, ilişkilere gereksinimi olmayan bir görünümde olsa da, ihtiyaçlarımız aslında devam eder. Çalışmalara göre beynimizin bağlanma ve ilgili ihtiyaçlarından sorumlu bölgeleri aktif olarak çalışmaya devam eder. Bu da, duygusal ihtiyaçlarımızın aslında devam ettiğini gösterir. Ancak rahatlatılacağımıza, görüleceğimize, sevileceğimize ve güvende hissedebileceğimize olan inancın azalması ya da kaybolması sonucu bu sistemler baskılanır. Bu durum kişide kronik stres unsuru oluşturur. Aynı zamanda kendi zihnimizde, bedenimizde ve diğerlerinin zihinlerinde de neler olup bittiğini anlamakta zorlanırız. Düşünce ve duygulara kendimizi kapatır, davranışlarla ve görünenle yetinen bir yaşam tarzı benimseriz.

Yardım istemekte, duygularını göstermekte, ilişki kurmakta zorlanmak; çevre tarafından asla anlaşılmadığını düşünmek, insanlara ihtiyaç duymadığını belirtmek, paylaşma konusunda kendini rahat hissetmemek, duyguları ve ihtiyaçları göstermenin zayıflık olduğuna inanmak ve benzeri durumlar çocuk, genç ve yetişkinlerde çeşitli yansımalar olarak görülebilir.